çok eskidendi. dur bi hesaplayayaım.. 9 sene öğretmenlik, 4 sene üniversite, etti 13 üstüne 4 sene lise etti mi 17 sene.
hah işte en son Yaşar Kemal kitabını 17 sene önce okumuşum demekki.
ortaokul çağlarında Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Reşat Nuri Güntekin'in aklıma gelmeyen başka klasik yazarların hemen hemen bütün kitaplarını, Dünya Klasiklerinin nerdeyse tamamını okumuştum.
iyi mi yapmışım bilmem. şu anki en büyük pişmanlıklarımdan biridir o yaşta aklımın almıyacağı kitapları okuyup tüketmiş olmak. faydası olmuştur mutlaka. mesela bi sayısalcı olarak sözelim hep daha iyi olmuştur:)) ( dur bakıyım ben sözelcimiyim beli de)
yok yok tarih ve coğrafya sevmem ben. faydası sınavlarda süre sıkkıntımın hiç olmamış olmasıdır herhalde.
ÖSS de bile yarım saatten fazla erken çıkıp annemleri şoka sokmuştum , gelecek sene için bana dershane düşünmeye başlamışlardı. kazamayacağımdan o kadar emin:))
şaka bi yana, bir çok kitabı o yaşlarda okudğum için tekrar okumak içimden gelmiyor, ama kitaplar hakkında da hiç bir şey hatırlamıyorum. böyle bi çelişki içindeyim yani.
bi de açıkçası son zamanlarda iyice kaptırdım kendimi farklı tarzlara.bilimkurguydu, fantastikdi derken, tat alamayacağımı düşündüm bazı kitapalardan.
Yaşar Kemal hakkında da böyle bi önyargım vardı. bi de biliyorum ki hüzünlü kitaplar Yaşar Kemal kitapları. bu aralar da bile bile kendimi üzmek istemiyorum.
neyse gelelim konumuza, okuma şenliği dolayısıyla eşimin babasnın hediye ettiği kitaplardan Yaşar Kemalin bir kaç kitabını seçip okumaya başladım.
ahh ne kadar geç kalmışım Yaşar Kemali tekrar okumak konusunda.
ne tatlı bir dili varmış, ne de güzel okunurmuş. evet konuları üzücü ama çok güzel.
bu yazının konusu aslında Yaşar Kemal'in Bin Boğalar Efsanesi adlı kitabıydı. ama açıklama yapma gereği hissettim içimdeki kanayan yara hakkında:))
kitaba haksızlık olmasın. ben bu postu saçmalamalarımdan sayıp ayrıca yayınlayayım.
kitap hakkındaki yorumum az sonra:)))